Günümüzde
kargo taşımacılığında kullanılan birçok taşımacılık modu ve sistemi mevcuttur. Çeşitli
kara, hava, deniz araçlarını sistemlerini kullanıyoruz. Geleneksel taşıma
araçlarının tümünün ortak özellikleri ise bu araçları idare etmek için görevli
bir ya da birden fazla personelin olması zorunluluğu. Kaptan, pilot, şoför, makinist
ya da başka nasıl adlandırılırsa adlandırılsın temel işi idarelerindeki aracı
ve dolayısıyla yükünü bir noktadan diğer bir noktaya güvenli bir şekilde
ulaştırmaktır. Tabii birçok başka personel de bu seyrüseferin başından sonuna kadar
aracı yöneten kişi ya da kişilere yardımcı olur.
Son yıllarda
kara, deniz veya hava taşıtlarının bizzat içlerinde bir idarecisi olmaksızın,
dışardan ve hatta uzaktaki bir kontrol merkezinden idare edilmesi ile ilgili
çalışmalar hızlandı. Gerek Google, gerek Volvo gerekse de Ford’un insansız kara
taşıtı çalışmaları, tarihi çok eskilere dayanan merkezi kontrol ile idare
edilen trenler (1968 yılındaki Viktorya mettro hattı bu konuda ilk) ve deniz
taşımacılığında insansız kargo gemileri konusunda çalışmalar yapan
Rolls-Royce’un çalışmaları bunlardan sadece birkaçı.
Söz konusu
insansız bir hava taşıtı olduğunda konuyla ilgili olsun ya da olmasın herkesin
aklına dron gelecektir. Konuyla daha içli dışlı olanlar ise askeri kullanım
amacıyla üretilmiş çok farklı model ve işlevleri bulunan insansız hava araçlarından
haberdardır. Başlangıçta askeri amaçlarla üretilmiş olsalar da günümüzde sivil amaçlı
kullanımları da oldukça yoğunlaştı bu tür insansız hava araçlarının. Ancak
bizim kastettiğimiz dron ya da genel adlarıyla insansız hava araçları
çoğunlukla askeri amaçlarla kullanılan sabit kanatlı araçlar değil dikine iniş
kalkış yapabilen döner kanatlı araçlar. Özellikle son yıllarda üretim
maliyetleri düşen, gelişen akıllı telefonlar ile yerden kontrol edilebilen hobi
amaçlı kullanımın da artması dronlara olan ilgiyi arttırdı. Ülkemizde de son
günlerde çeşitli olaylarla sıkça gündeme gelmeye başladılar.Atatürk hava limanı
üzerinde kişisel dronunu uçuran, dronu ile bakkaldan sigara alan vatandaşlarımız
teknolojiye ne kadar hızlı ayak uydurduğumuzun birer kanıtı. Bu kişisel
kullanımlar dışında dünyada gerek kurumlar gerekse de kişisel amaçlı dron
kullanımlarda büyük bir artış yaşanıyor. A.B.D’de tahmini olarak her ay 1000
adet dron gökyüzüyle buluşuyor.2017 yılında toplam dron sayısının ise 10bin
adet olması bekleniyor.
Hobi amaçlı
dron ile ticari ya da profesyonel dronu ayıran ise kalkış ağırlıkları. Ülkemizde
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı taslak talimatta sınır 20kg ve
üzerini sivil hava aracı olarak kabul ederken A.B.D. için bu
55lbs(25kg). Dronların mevcut kullanım alanları ise,
-Güvenlik
-Doğal
felaketlerde arama,kurtarma ve yardım ulaştırma
-İletişim ve
yayın(haber, spor olayı, konser v.b.)
-Spektral ve
termal analiz
-Ticari
fotoğrafçılık,havadan haritalama ve reklam faaliyetleri
-Kritik
tesislerin ve altyapı sistemlerinin kontrol edilmesi ve gözetlenmesi(Elektrik
santralleri,fabrikalar,limanlar,boru hatları v.b.)
-Tarım
alanlarının ve ürünlerin gözlenmesi
-Kargo
taşımacılığı.
Dünya
üzerinde birçok ülkede bu şekilde dron operayonları başlayınca
ICAO(Uluslararası Sivil Havacılık Organizasyonu)’nun talimatı ile tüm üye
ülkelerin sivil havacılık otoriteleri konu ilgili düzenlemeleri yapmaya
başladılar. A.B.D.’de FAA(Federal Havacılık Kurumu) 2013 yılında üç aşamadan
oluşan bir "yol haritası” açıklarken bizim sivil havacılık teşkilatımız da henüz
taslak halinde olan "İnsansız hava aracı sistemlerinin ayrılmış hava
sahalarındaki operasyonlarının usul ve esaslarına ilişkin talimat(SHT-İHA)” ı
hazırladı ve yayınladı. Gerek A.B.D.’de gerekse bizde yayınlanan talimatlar ve
konuyla ilgili izlenen politikalar insansız hava araçlarını tıpkı insanlı
araçlar gibi değerlendirmek ve aynı standartları uygulamak şeklinde. Doğal
olarak mevcut hava trafik sistemini bozacak hiçbir girişime izin verilmek
istenmiyor ve muhafazakâr bir politika izleniyor. Zaten aradaki tek fark
birinde pilot taşıtın içinde yer alırken diğerinde yerde bir kontrol merkezinde
yer alıp aracın idaresini oradan sağlıyor olması. İlerleyen dönemlerde sektörden
gelecek talepler ve operasyon koşullarına göre bir takım güncelleme ve
değişiklikler olması da kaçınılmaz. Sistem genel olarak üç bölümden oluşuyor; Hava
aracı, kontrol istasyonu ve data hattı. Bu üç bölüm için istenilen standartlar
talimatnamelerde ayrı ayrı belirtilmiş.
Drone ile
taşımacılık konusunda en ilgi çeken projelerden birisi Matternet isimli şiketin
Ceo’su olan Andreas Raptopoulos bu videoda (https://www.youtube.com/watch?v=9yEl0-bCA9M)
doğal afet ve salgınların yaşandığı ve kara yolu ya da hava yolu ile ulaşımın
mümkün olmadığı bölgelere özellikle tıbbi yardımın acil olarak dronlarla
ulaştırılması konusunda yaptıkları çalışmaları anlatıyor. Papua Yeni Gine, Bhutan,
Filipinler, Haiti ve Dominik Cumhuriyeti gibi ülkelerde başarı denemeler gerçekleştirmişler.
Emniyet güçleri de gözetleme ve kayıt işlemlerinde geleneksel yöntemlerden dron
kullanımına geçtiler. Konuyla ilgili medyaya yansıyan ilginç olaylardan biri de
A.B.D.’nin Meksika sınırında uyuşturucu yüklü bir dronun güvenlik güçleri tarafından
düşürülmesiydi. Dronlarla ilgili en büyük endişe ise terör ve uyuşturucu
çetlerinin bu tür yasa dışı kullanımları. Geçen ay içerisinde Paris’te Eyfel
civarında görülen iki adet dron emniyet güçlerini alarma geçirdi. Bu nedenle birçok
ülkenin sivil havacılık otoriteleri meskûn mahallerde dron uçuşlarına izin
verilmiyor.
Gelelim
dronlarla yapılan veya yapılması planlanan yük taşımacılığı çalışmalarına.Bu
konuyla ilgili en çok gündeme gelen çalışmalardan biri DHL Express’in
"parcelcopter”i ile 2013 yılı Aralık ayında Almanya ana karasından Kuzey
Denizi’ndeki Juist adasına yaptığı kurye taşımacılığı çalışması oldu. Drona
bağlı özel bir konteyner içerisine yüklenen eşya kontrol merkezinden idare
edilerek adada bulunan DHL Express ofisinin bahçesindeki istasyona indirildi.Bu
pilot kontrolünde olmadan tamamen kontrol merkezinden idare edilen bir uçuştu ancak hemen belirtelim ki bu tür(pilot
olmaksızın) bir dron operasyonuna başka ülkeler izin vermiyor. A.B.D.’de en
büyük online satış sitesi amazon.com’un Prime Air projesi de dron taşımacılığı
ile ilgili diğer bir önemli çalışma.Her ne kadar FAA amazon.com’un bu
operasyonunu başlamadan bitirse de amazon.com bu konudaki ar-ge çalışmalarına
devam ediyor. Populer Science Türkiye Mart ayı sayısındaki mülakatta Prime
Air’in başkan yardımcısı Gur Kimchi bu
operasyonlar üzerinde çalışmalarına devam ettiklerini ve gelecekte mutlaka
tekrar başlayacaklarını söylüyor(Bu arada FAA de bu tür ticari operasyonların
altyapısını hazırlayıp en geç Eylül 2015 tarihine kadar izin vereceğini
açıkladı).Gur Kimchi ayrıca tasarladıkları dronların 2,5kg a kadar yük taşıma
kapasitelerinin olduğunu ve bunun da sitelerinde sattıkları ürünlerin
%80-90’ının ağırlığına denk düştüğünü söylüyor.
Avrupa ve
Amerika’da bu gelişmeler yaşanırken dünyanın diğer bir devi olan Çin’de ise
alibaba.com isimli online alışveriş sitesinin bir alt şirketi olan taobao.com
geçen ay (Şubat 2015) dron ile teslim yapmaya başladığını açıkladı. Daha önce
de Çinli kek üretici Incake isimli fırın müşterilerinin siparişlerini dron ile
teslim etmeye başlamış ancak lokal havacılık otoritesi şirketin bu iş için
sertifikasının olmadığını söyleyerek devamına izin vermemişti.
Konuyla
ilgili çalışmalar yapan paket taşımacılık devlerinden UPS ise (amazon.com’dan
alışveriş yapan müşterilerin en çok tercih ettiği kargo firmalarından biri)
amazon.com’un dron ile teslimat yapmasını çok mantıklı bulmadığı gibi dron ile
herhangi bir ürün teslimatı yapmanın da rantabıl olmadığını söylüyor. Amazon.com’un
müşterileri ile yapılan ankette siteden alışveriş yapanların en çok önem
verdikleri hizmetin ücretsiz teslimat seçeneği olduğunu söyleyerek bu tezlerine
dayanarak sağlıyorlar. Dron ile teslimatın bir maliyeti olacak ve bu maliyete
alışveriş yapanlar katlanmak istemeyeceklerdir diyorlar. Olayın diğer bir yönü
de amazon.com’un dron ile teslimat reklamlarında gösterdiği şekilde siparişi
verilen ürünü müşterinin bahçesine teslim etmesinin güvenlik açısından büyük
riskleri olacağı yönünde.Özellikle bahçede oynayan çocuklar ve evcil hayvanlar düşünüldüğünde
dron ile kapı teslimi büyük tehlike oluşturacağını söylüyorlar. Böylesi insan
ve yapılaşma yoğunluğunun olduğu bölgelerde dron ile tesliminin mümkün
olmayacağını ancak kendileri gibi paket taşıyıcılarının alıcıya en yakın bölge
ya da şehir ofislerindeki dron istasyonlarına teslim edilmesi oradan da
uzaklığına göre araçla ya da yaya olarak teslim edilmesinin uygun çözüm
olacağını iddia ediyorlar.
Ülkemizde
ise henüz hobi seviyesinin üzerinde ciddi bir girişim yok. Yapılan tek tük
ticari faaliyet ise çoğunlukla tesis fotoğraflama, reklam ve film çekimleri ile
ilgili sınırlı. Ancak özellikle devlet kurumları ve yardım kuruluşlarının
öncülüğü ile ulaşımın kolay olmadığı bölgelerde arama, kurtarma ve yardım
malzemesi ulaştırma gibi amaçlarla kullanımı yaygınlaşabilir. Şehir merkezi ve
insan yoğunluğunun olduğu bölgelerde dron operasyonu yapılması ülkemiz ve
bölgemiz için muhtemel terör girişimleri ihtimali nedeniyle birçok ülkeye göre
daha zor. Özellikle ulaşımın zor olduğu kırsal bölgelere ve ana karaya yakın
adalara sahip bir ülke olarak dron servisinin çok da uzak olmayan bir gelecekte
gündeme geleceğini düşünüyorum. Teknolojik gelişmelere böylesine açık ve genç
bir topluma sahip olduğumuzu da düşünürsek bu çok da uzak bir gelecekte
olmayacak gibi görünüyor.
Sonuç olarak
hava, kara ve deniz taşıtlarının içinde onu idare eden bir insan olmaksızın seyrüseferi
ile ilgili yapılan bu çalışmalar eninde sonunda başarıya ulaşacak ve günlük hayatımızda
da iş hayatımızda da daha fazla yer alacak gibi görünüyor. Teknolojik
gelişmenin sınırı yok. Hava taşımacılığında dronlar ile başlayan insansız hava
taşımacılığı önce insansız kargo uçaklarına sonra da insansız yolcu uçaklarına
doğru ilerleyecek şekilde yol alır mı, bunu zaman gösterecek.
Taner AKSOY