Havacılıkta
da birçok farklı sektörde olduğu gibi küçük ya da büyük kazalar yaşanmaktadır. Havacılığın
en acımasız öğretmenidir kazalar. Atlanan, unutulan küçük detaylar, yapılan çok
önemsiz gibi görünen hatalar büyük felaketlere yol açabilmektedir. Oluşabilecek
en küçük kazalar bile insan hayatına mal olabilir, şirketlere ve ülkelere
onarılması güç zararlar verebilir. Bu nedenle en ufak bir sorunun bile titizlikle
araştırılıp düzeltilmesi yönünde tüm çabaların sarfedildiği ve düzeltilene
kadar da uçağın ya da ekipmanın kullanılmadığı bir sektördür.
Hatayı en
aza indirmek ve olası kazaları önlemek amacıyla birçok prosedür, kontrol
listesi, çoklu kontrol sistemleri ve uygulamaları mevcuttur. Her ne kadar yüksek
teknolojinin hakim olduğu bir sektör de olsa nihai karar mekanizmalarında insan
egemenliği vardır. İnsan faktörünün olduğu her sektör gibi havacılık sektöründe
de hatalar ve dolayısıyla kazalar kaçınılmazdır. Teknisyenin gözünden kaçan bir
sorun, uçuş ekibinin vereceği yanlış bir karar, yer personelinin kurallara
uygun davranmaması, hava trafik kontrolörün anlık dalgınlığı faciaya neden
olabilir. Bunlara ek olarak çevresel faktörler de önemli etkenlerdir.
Büyük uçak
kazaları denildiğinde aklımıza öncelikle yolcu uçağı kazaları gelir doğal
olarak. İnsan faktörü kazanın önemini ve gündemde kalış süresini belirler.
Küçük bir yolcu uçağının düşmesi ile büyük bir yolcu uçağının düşmesi
kamuoyunda aynı etkiyi yapmaz. Hele ki düşen uçak havacılık tarihi için önemli
bir yere sahip mihenk taşı olmuş bir uçaksa etkisi daha da büyük olur. Tıpkı
herhangi bir yolcu gemisi kazası ile Titanik kazasının aynı şekilde
değerlendirilmediği gibi. Air France’ın Concorde’ unun ve Japan Airlines’ ın B747 tipi uçağının düşmesi hala hatırlanan büyük
kazalardandır.
Biz hava
kargocular için de tarihte böyle büyük etkiler yaratan kargo uçağı kazaları
yaşanmıştır. Ancak yolcu uçağı kazalarında olduğu gibi fazla sayıda can kaybı
yaşanmadığı için çok fazla gündem teşkil etmemişlerdir. Kazalarda en çok
gündeme gelen tabii ki hayatlarını kaybeden insanların hikayeleridir, ne kadar
çok insan varsa o kadar farklı hikaye vardır ve bu da doğal olarak kamuoyunu
duygusal olarak etkiler. Kargo uçağı
kazalarında az kayıp yaşanması nedeniyle etki gücünü daha az olur demiştik ama
tarihte bunun da acı bir istisnası yaşanmıştır.
El Al
havayollarının 1862 sefer sayılı Amsterdam-Tel Aviv uçuşunda yaşanan kaza
yukarıda bahsettiğimiz iki nedenden dolayı büyük ses getirmiştir. Kaza yapan
uçağın efsane bir uçak olması ve 43 kişinin hayatını kaybetmesi büyük etkinin
nedenlerindendir. Diğer önemli bir neden ise önlenebilir bir kaza olmasıdır.
Eğer bu olaydan yaklaşık bir yıl önce yaşanan China Airlines 358 sefer sayılı
uçak düştükten sonra gerekli önlemler alınmış olsaydı belki de bu ikinci
felaket hiç yaşanmayacaktı.
B747 namı
diğer "Jumbo Jet” Boeing şirketinin hala üretimini sürdürdüğü efsane
uçaklarından biridir. Bu uçak üretildiği dönem için havacılığın yönünü
değiştiren bir ulaşım aracıydı, hala da bu önemi devam etmektedir. Dönem
içerisinde sorunlar yaşasa da gelişen modelleriyle üretim bandında kalmaya
devam ediyor. Bizim açımızdan önemli diğer bir önemli özelliği ise tasarım
aşamasında yolcu uçağı olarak ekonomik ömrünü tamamladıktan sonra kargo uçağı
olarak devam edebilecek şekilde, "dönüştürülebilir” olarak tasarlanmış ve
üretilmiş olmasıdır. Bu o dönem için inanılmaz bir ileri görüş ve planlama
örneğidir. B747 kargo uçağı olarak ilk ölümlü kazasını 19 Şubat 1989 yılında yaşamıştır.
Flying Tiger Line havayolunun 66 sefer sayılı B747-200F tipi uçağı Subang
uluslararası havalimanı yakınlarında hava trafik kontrol hatası sonucu düşmüş
ve 4 kişilik ekibi hayatlarını kaybetmiştir.
El Al Havayollarının bu uçağı 1979 yılında kargo
uçağı olarak üretilmiş ve teslim edilmiştir. İsrail sivil havacılığı
kayıtlarına 4X-AXG kuyruk adı ile tescil edilmiştir. Kazanın yaşandığı tarih
olan 4 Ekim 1992 tarihine kadar da herhangi bir sorun yaşamadan uçuşlarına
devam etmiştir.
04 Ekim 1992
günü New York JFK havalimanından, Amsterdam Schiphol havalimanına kargo ve
yakıt almak için iniş yapan uçak bu işlemler tamamlandıktan sonra Tel-Aviv’e
gitmek üzere havalandı. Uçağın kalkışından kısa bir süre sonra sağ taraftaki
motorlardan 3 numaralı motorun kopması ve kopan bu motorun önce kanadın hücum
kenarına daha sonra da 4 numaralı motora çarpması sonucu 4 numaralı motoru da kopartmasıyla uçak uçuş
yeteneğini kaybetti. Sonrasında ekip Schiphol havalimanına acil iniş yapmaya
çalıştıysa da kopan motorun kanada verdiği zarar nedeniyle bunu başaramadı ve
yakınlardaki bir yerleşim birimindeki apartman bloklarına çarptı. Böylece bu
kargo uçağı kazası havacılık tarihi kayıtlarına büyük bir kargo uçağı faciası
olarak geçmiştir.
China
Airlines kazası sonrası aynı şekilde El Al uçağı da düşünce tüm B747 uçakları
yere alınmış ve kazanın nedeni bulunup sorun giderilene kadar uçuşları
durdurulmuştur. Yapılan araştırmalar sonucunda NASB(Netherlands Aviation Safety
Board) kazanın nedeni olarak uçağın motorlarını gövdeye bağlayan parçanın
mukavemetinin yeterli olmaması ve dolayısıyla metal yorgunluğu yaşaması ayrıca
bu parçaları birbirine bağlayan yaklaşık 14cm lik "pin”in de doğru şekilde
dizayn edilmemiş olduğu için yeterli mukavemeti sağlamadığından dolayı gerçekleşmiş
olduğunu açıklamıştır.
Bu kaza
raporu sonrası NTSB(National Transportation Safety Board) da FAA(Federal
Aviation Administration)’a gerekli önlemleri almaları ve sorunlu parçaların
yeniden dizayn edilip tüm uçaklarda değiştirilmesini ayrıca bu parçaların kontrol
sıklığının da daha kısa sürelere indirilmesi direktifini vermiştir. FAA da bu konudaki talimatları Boeing firmasına
iletmiş ve ilerleyen dönemlerde gerekli kontrolleri gerçekleştirmiştir.
Havacılıkta
en ufak bir hatanın dahi felaketlere neden olabileceğinin ve uçağın çok küçük
bir parçasının işlev dışı kalmasının bütün sistemi nasıl devre dışı bıraktığı
bıraktığının çok acı ve öğretici bir örneğidir bu kaza. "Bir zincirin gücü en
zayıf halkası kadardır” sözünün de acı bir doğrulamasıdır aynı zamanda.
Herkese
kazasız, kırımsız ve kazançlı uçuşlar dilerim…
Taner AKSOY