Tehlikeli Maddeler Eğitiminin Önemi

 

 

 

 

 

     Havayoluyla yapılan taşımaların önemli bir kısmını tehlikeli madde gönderileri  oluşturmaktadır.  Uçuş esnasında normal taşıma şartlarında oluşan basınç değişikliği, ısı, nem ve titreşim gibi dış etkenler; içerikleri ve yapıları nedeniyle tehlikeli maddelerin daha çabuk etkilenip reaksiyona girebilmelerine sebep olmaktadır. Bu sebeple tehlikeli maddelerin kurallar çerçevesinde tanımlanmış, paketlenmiş, etiketlenmiş ve işaretlenmiş olarak kabul edilmeleri ve emniyetle taşınmaları gerekmektedir. Konu ile ilgili çalışma yapan uzman ve otoritelerin ortak görüşüne, yaşanan olay ve kazalardan elde edilen ortak deneyimlere göre; tehlikeli maddelerle ilgili meydana gelen kazaların ve yaşanan olayların  büyük bölümü kuralların doğru uygulanmamasından kaynaklanmaktadır. 1973 yılında Amerika’ da  meydana gelen uçak kazası bunu en iyi açıklayan örneklerden biridir. Kazayı  kısaca özetleyecek olursak;

      Kaliforniya’daki bir elektronik firması, İskoçya’da bulunan fabrikasına elektronik malzeme gönderisi yapıyor. Farklı noktalardan gelen bu gönderinin tamamı New York’da birleştiriliyor ve taşıyıcıya da, Airwaybill üzerinde “El Mach’’‘’Electronic Machinery olarak beyan ediliyor. Sözkonusu gönderi için taşıyıcıya “Shipper’sDeclerationfordangerousgoods” formu yani tehlikeli maddeler gönderici beyanı verilmediği gibi, taşıyıcıyı da şüphelendirecek herhangi bir durum gelişmiyor.

      Kazayla ilgili yapılan araştırma sonrasında uzmanların vardıkları sonuca göre: Gönderiye konu olan Nitrik asit şişelerinin, tahta kutular içerisine emici malzeme olarak talaş kullanılarak yerleştirilmiş olduğu ve metal iç kap kullanılmadan paketlenmiş olduğu tespit edilir. Bu sebeple de Nitrik asit ve uçakta bulunan diğer tehlikeli maddelerin kazaya sebebiyet verip vermediğini anlamak için bazı araştırmalar ve testler yapılır. Öncelikle NSC (NationalSemiconductor Corporation) firmasının ilgili birimi tarafından boş Tehlikeli Maddeler Gönderici Sertifikasının doldurulmak üzere imzalandığı ancak teslim edilmediği, gönderinin nakliye firması tarafından Airwaybill üzerinde ‘’Elektrikli Makine “olarak beyan edildiği saptanır. Konu ile ilgili olarak İfadesi alınan personelden hiçbiri paketlerin üzerinde aşındırıcı madde etiketini gördüklerini anımsamazlar ancak bununla birliktebazı paketlerin üzerinde‘’Dik tutun ‘’işaretlerinin bulunduğunu gördüklerini belirtirler. Gece vardiyasına gelen operasyon şefinin görevlerinden birinin de,  tehlikeli madde kontrolü yapmak olmasına rağmen, ilgili kişi  konu hakkında  eğitim almadığından dik tutun işaretlerini fark edememiş ve paletler hazırlanırken gönderinin ebatlarından dolayı uçak konturüne uydurulması için istiflenirken yan yatırıldığı dikkatini çekmemiştir. Daha sonrasında paketin yan yatırıldığını fark eden bir personel durumu bildirmesine rağmen, yükleme şefi tarafından personele bazı ağaç kutuların yan yatırılarak yüklenmesi ve hatta bazı kutulardaki “THIS WAY UP” etiketlerini de dikkate almamaları söylenir. Zaten, tüm ağaç kutularda olması gereken  etiketlerin çoğunun da paketlerde bulunmadığı görülür. Bununla birlikte paketler üzerinde, içinde tehlikeli madde olduğuna dair hiç bir işaretleme ve etiketleme yer almadığından, yükleme şefi paketlerin yatırılmasında sakınca görmez ve bu süreçte yan yatırılan ağaç kutularda hiç bir akma belirtisine de rastlanmaz. Bu arada uçakta, NOTOC hazırlanarak yüklenmiş başka tehlikeli maddelerin de bulunduğu ancak, ilgili formun kaptana imzalatılmadan evrak çantası içine konduğu da anlaşılmıştır. Yani bu durumda uçağın kaptanı uçakta tehlikeli maddelerin bulunduğundan tamamen habersizdir.

     Nitrik asitin talaş ile reaksiyona girdiği ve yanma başlatıp başlatmadığını görmek için yapılan testler sonrasında;  8 dakika sonra ağaç kutuda talaş içinde yan yatmış nitrik asitin kapağının gevşediği, kutunun aralıklarından duman yayılmaya başladığı, 16 dakika sonra ağaç yüzde delikler oluştuğu ve alevlerin görünür olmaya başladığı, 22 dakikada kutunun tamamının patlamaya benzer bir şekilde aniden alevler içinde kaldığı ve toplam 32 dakikada da paketin tamamı küle dönüştüğü gözlemlenmiştir.

        Uçağın gösterdiği fiziksel yapıdan sadece  birkaç paketin yangın oluşturduğu anlaşılmıştır. Uzmanlara göre şişelerdeki akma, uçak düz uçuş yüksekliğine ulaşmaya yakın mesafelere kadar başlamamış, ancak daha sonrasında kargo  kompartmanı  ile şişe içindeki basınç farkı asitin hafifçe gevşemiş kapaktan dışarı sızmasına neden olmuştur. “Aircraft accident report Pan American World Airway Boston –Massachusetts, Nov.3,1973” raporundan alınmıştır.

         Uzmanlar böyle bir kazanın olmasının gelecekte nasıl önlenebileceği sorusuna cevap olarak,çok açık ve net bir şekilde eğitim ile olacağını belirtmekte ve bu sebeple eğitimin önemini vurgulamaktadırlar.

  • Eğer gönderici, eğitim almış olsaydı, “Shipper’sDeclaration” formunu hazırlardı ve taşıyıcının nitrik asitten haberi olurdu.
  • Eğer paketleyici eğitimli olsaydı, nitrik asit için talaş kullanılmayacağını ve sıvı taşınan paketlerin tamamının “dik tutun” etiketli olması gerektiğini bilirdi.
  •  Taşıyıcı personeli eğitimli olsaydı, “dik tutun” etiketlerini dikkate alır  ve uçakta tehlikeli madde olduğuna dair  kaptana bilgi verirdi.

     Eğer ekip daha iyi eğitilmiş olsaydı kargo kompartmanını da kontrol etmeyi düşünürdü.

    Yukarıda verilen kaza örneğinden de   anlaşılacağı üzere havacılık emniyeti; sistem içindeki tüm hataların minimize edilmesine ve taşıma sürecinde yer alan kişilerin sorumluluklarına uygun olarak eğitilmesine bağlıdır. Bu sebeple de özellikle insan faktörüne bağlı hataları ve tehditleri ortadan kaldırabilmek için birtakım önlemlerin alınması zorunludur.

      Dünyada hava taşımacılığı ağında  yer alan tüm şirketler, ulusal ve uluslararası  sivil havacılık kuruluşları; sektörde  Tehlikeli Madde taşımacılığı ile  ilgili olarak emniyetin kabulden, depolamaya, yüklemeye ve uçuşa kadar sürecin her aşamasında  en üst seviyede tutulmasını  hedeflemişlerdir. Bu hedefe ulaşabilmek için de, yeterli ve güçlü bir sisteme sahip olunması gerektiği açıkça görülmektedir. Bu sistem  emniyetli bir uçuş için zaruri olmanın yanı sıra, havacılık sektörünün taleplerinin karşılanması yönünde  ve karlılığı için de kesinlikle gereklidir.

     Emniyetli uçuşun şartlarından biri de uygulamaların hatasız olarak gerçekleştirilebilmeleridir. Bu amaca hizmetle, kazalar oluşmadan önce taşıma sürecinde yer alan kişilere sorumlukları kapsamında eğitim programlarının açılması, yine süreçte yer alan ancak konu ile birebir ilgili olmayan kişilere dahi bilgilendirme ve farkındalık yaratmak amacıyla eğitim verilmesi hem emniyeti sağlayacak hem de  aksaklıklardan doğacak zaman kaybını en az seviyeye indirerek  ederek azami fayda sağlayacaktır.

     Havacılıkta, tehditlerin  ve aksaklıkların ortadan kaldırılmasına yönelik olarak alınacak her türlü önlemin gerçek manası emniyettir.  


27.08.2012 Pazartesi
Anahtar Kelimeler
Yazarlar

Taner AKSOY

Ülkemizde Üniversite Mezunlarının İstidahımı ve Sektörümüzde* Durum

E-Dergi Son Sayımız