GÖKTÜRK : GÜCÜMÜZ 100 YILI AŞKIN BİR SÜREYE DAYANAN BİLGİ VE DENEYİM BİRİKİMİNDEN GELİYOR
Değerli kargo taşımacılığında Dünyada ve Türkiye’de haklı bir ünü olan Loomis Türkiye’nin Uluslararası Hizmetler Müdürü Sayın Volkan Göktürk ile bir röportaj gerçekleştirdik.
- Bize kendinizden ve kariyerinizden
bahseder misiniz? Loomis’e ne zaman katıldınız ve hangi görevlerde bulundunuz?
2001 yılında
İstanbul Üniversitesi’nde Lisans eğitimimi tamamladıktan sonra sektöre
Lufthansa Cargo AG ile giriş yaptım. Lufthansa‘da ki temel öğrenimlerin
sonrasında havayollarına kıyasla çok daha dinamik ve ticari yönü olan
forwarding kısmına geçiş yaptım. Hem yerli, hem de global birkaç firmada
deneyim kazanmam sonrasında 2010 yılında değerli kargo taşımacılığını keşfettim
ve bu tarih itibariyle sektörümüzün bu kolunda yönetici olarak görev yapıyorum.
Loomis’te ise Mayıs 2013’den itibaren Uluslararası Hizmetler Müdürü olarak
görev yapıyorum. Hava kargo başlı başına bir uzmanlık alanı iken, bu sahanın ayrıca
bir kolu olan değerli kargoda uzmanlaşmak benim için son derece heyecan verici
oldu.
- Loomis’in global faaliyetleri,
uzman olduğu alanlar, Türkiye’deki yatırımları ve çalışmaları hakkında bilgi
verebilir misiniz?
Dünyanın en
büyük nakit yönetim ve değerli kargo lojistik şirketlerinden Loomis, 1852
yılında başladığı yolculuğuna bugün; dünya genelinde 20 bölgede, 400’den fazla
şube ofisinde, 20 binden fazla uzman personeliyle, nakit ve değerli madenlerin
sınır ötesi nakli, değerli eşyaların depolanması ve genel lojistik çözümleri
olarak üç farklı alanda hizmet sunuyor. ABD, Almanya, Arjantin, Avusturya,
Brezilya, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Dubai, Finlandiya, Fransa, Hong Kong,
İngiltere, İspanya, İsveç, İsviçre, Norveç, Portekiz, Slovakya, Slovenya ve Türkiye
olmak üzere toplam 20 bölgede hizmet veren Loomis, global olarak her gün 10
milyar Euro değerinde nakdi işleyip naklediyor ve 100 bin adet müşteri
noktasına uğruyor.
Türkiye’de
de sektörünün en aktif şirketlerinden biri konumunda bulunan Loomis, Adana,
Ankara, Antalya, Bursa, Tekirdağ, Diyarbakır, Eskişehir, Gaziantep, İstanbul,
İzmir, Kayseri, Konya, Muğla, Samsun ve Trabzon olmak üzere 15 şehir, 18 şubede
uluslararası ve yurt içi kıymetli ya da küçük paket taşımacılığı, marker, yemek
çeki, hediye çeki, bilet vb. taşımacılığı ve fuar organizasyonlarına taşıma,
gümrükleme, kasalama hizmetleri veriyor.
- Türkiye’deki hava kargo
taşımacılığı sektöründe gerçekleştirilen değerli kargo taşımacılığı pazarı
hakkında bilgi verebilir misiniz? Pazarın hacmi ne kadar? İthalat yoğun bir
pazar mıdır ihracat yoğun bir pazar mı? Altyapımız, mevzuatlarımız ve sektör
temsilcisi kimseler bu konuda yeterli midir?
Türkiye,
küresel ölçekte değerlendirdiğinizde kuyum ve mücevher üretiminde/ihracatında
dünyada önemli bir yere sahip, buna paralel oluşan talep doğrultusunda ise
altın/gümüş ithalinde büyük rol alıyor. Altın madenciliğinde Avustralya, Rusya,
Çin gibi devlere kıyasla çok daha düşük bir hacmimizin olması ve İstanbul’un
henüz Londra, Zürih, Hong Kong gibi bir finans merkezi olamayışı ise değerli
kargo pazarını negatif yönde etkileyen unsurlar.
Sektör
temsilcileri arasında Borsa İstanbul Kıymetli Madenler ve Kıymetli Taşlar
Piyasası’nı veya İstanbul Kuyumcular Odası gibi kurumları sıralayabiliriz.
- Hava kargo taşımacılığındaki VAL
(Valuable Cargo) taşımalarında haklı bir ününüz var. Müşterilerinizin
karşısında nasıl bir altyapı ile çıkıyorsunuz ve bu alanda güçlü olmayı nasıl
başarıyorsunuz?
Loomis
olarak gücümüz her şeyden önce, kökleri 100 yılı aşkın bir süreye dayanan bir
bilgi ve deneyim birikiminden geliyor. Bu birikimleri en güncel güvenlik
teknolojileriyle birleştiriyoruz ve müşterilerimizin ihtiyaçları doğrultusunda
sürekli yenileniyoruz.
Faaliyet
gösterdiğimiz her ülkede zırhlı araçlar, silahlı güvenlik personelleri ve yerel
yasalara uygunluk kapsamında bir altyapı oluşturuyoruz ve müşterilerimize geniş
bir hizmet ağı sunuyoruz.
- Havayollarının Türkiye ofisleri,
yetkili GSA’lar ve antrepolar VAL taşımalarında gerekli ekipman ve donanıma
sahipler mi? Bu konuda yaşadığınız sorunlar var mı?
Havayolları’da
aynı biz forwarderlar gibi değerli kargo konusunda ancak uzmanlaşma neticesinde
hizmet sunabiliyorlar. Bu noktada özellikle Swiss ve Lufthansa Havayolları
küresel ölçekte büyük bir pazar payını yönetiyorlar. Türkiye pazarına
baktığınızda ise THY bu alanda son derece başarılı ve gerekli yatırımları
yapmış bulunuyor. Özellikle yeni tesislerinde kasalama alanı, zırhlı araç park
yerleri gibi konularda THY’nin uluslararası standartları yakaladığını gözlemleyebiliyoruz.
- VAL taşımaları hakkında üyesi
olduğunuz networkler veya otoriteler var mıdır? Faaliyetlerinden bahsedebilir
misiniz?
Üyesi
olduğumuz otoritelere The European Security Transport Association (ESTA)’yı
örnek verebilirim. Loomis CEO’sunun dönem başkanlığını gerçekleştirdiği bu
organizasyon sektörün uluslararası standartlarının belirlenip uygulanmasında
büyük rol oynuyor.
- Türkiye henüz fazla yol alamasa da
gerekli altyapısının oluşturulmaya çalışıldığı E-Freight projesi hakkında ne
düşüyorsunuz? Sizce tam anlamıyla ne zaman E-Freight’e geçiş sağlayabiliriz.
Tüm sektörü
değişime zorlayacak olan bu proje gayet önemli, iş yapış şekillerimizin
değişmesiyle birlikte kazanımlarımız olacak. Fakat elbette Türkiye’de e-freight
projesinin tam anlamıyla uygulanabilmesi için çok ciddi zamana ihtiyaç
olacaktır maalesef.
- VAL taşımaları yoğun olan acenteler
için bir kıstas sayılmaz belki ama IATA CASS sıralamasını önemsiyor musunuz?
Sıralamaya dair 2015 yılı için bir hedefiniz var mıdır?
CASS
sıralamaları başarı ölçümlerimizde hiçbir zaman rol almadı. VAL taşıyan
firmalar için işin niteliği gereği zaten bu sıralamalar önem taşımaz fakat
diğer tüm genel kargocular için de bu sıralamanın çoğu kere yanlış hedeflere
yönelttiği veya yanlış değerlendirmelere yol açtığını rahatlıkla
söyleyebiliriz. Çünkü bir firmanın başarı veya başarısızlığını belirleyen
karlılık, verimlilik gibi alanlar zaten keskin standartlarla tanımlanmıştır.
- THY’nin acentelere uyguladığı
teşvik politikası hakkında ne düşüyorsunuz? Mevcut uygulaması ile yüksek teşvik
elde eden acentelerle rekabet konusuna nasıl çözüm getirmeye çalışıyorsunuz ?
THY teşvik
politikasının isabetli bir uygulama olduğunu düşünüyorum çünkü işlem hacmi
yükseldikçe alım gücünün artışı, yani maliyetlerin düşmesi son derece olağan
bir durum. Acenteler arası rekabetteki asli sorun, tüm rekabetin yalnızca
fiyatlar üzerinden yürütülmesi. Her ne kadar çoğu zaman müşteri beklentilerinin
de fiyatlarla sınırlı kalması etkili olsa da, biz acenteler olarak farklı
yöntemler benimsemek yerine ilk akla gelen ve en kolay yol olan fiyat
rekabetine yöneliyoruz. Halbuki müşteri portföyünün çeşitlendirilmesinde ucuz
fiyat dışında uygulamalar geliştirebilmeliyiz.
- Atatürk Havalimanındaki acente
ofislerinin uçak park yeri ve kapasite sorunu nedeniyle inşa edilen yeni
tesislere taşınılması gündemde. Bu değişiklik nedeniyle ofis kiraları konusunda
bir maliyet artışı söz konusu olacak. Konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Evet, yeni
tesislerdeki ofis kiralarının daha yüksek olması beklenen bir gerçek. Ancak
yeni tesislerin kalite ve fonksiyonellik açısından birçok avantaj sunacağı da
öngörülüyor. Bu nedenle değişimin olumlu yönde olacağına inanıyoruz.
- Sizce Türkiye’deki hava kargo
taşımacılığı sektörünün gelişimini engelleyen sorunlar nelerdir? Bu sorunlara
olan çözüm önerileriniz nedir?
En önemli
sorunlardan bir tanesi hiç şüphesiz yukarıda kısaca değindiğimiz tüm rekabetin
fiyat odaklı gerçekleşmesi. Bu sorun da zamanla ticarete bakış açısının
değişmesiyle çözülecektir.